doğru — sf. 1) Bir ucundan öbür ucuna kadar yönü değişmeyen, eğri ve çarpık karşıtı 2) Gerçek, yalan olmayan Doğru haber. 3) Akla, mantığa, gerçeğe veya kurala uygun Bunları sana şimdiden söylemek daha doğrudur. A. Gündüz 4) is. Gerçek, hakikat Söyleyin… … Çağatay Osmanlı Sözlük
doğru — 1. sif. 1. Düzgün, düz, haqq. Doğru yol. Doğru sözə nə demək olar. – Yar yanında günahkaram; Doğru sözüm yalan oldu. A. Ə.. Bar verməz əkdiklərin, doğru sözümdür, inan; Qatmasan bu torpağa öz alnının tərini. S. Rüst.. Daha doğrusu – həqiqətdə,… … Azərbaycan dilinin izahlı lüğəti
Doğru Yol Partisi — Vorsitzender: Çetin Özaçıkgöz [1] Gründungsjahr 1983 Gründer … Deutsch Wikipedia
doğru söyleyeni dokuz köyden kovarlar — doğru olmakla birlikte başkalarının işine gelmeyen sözleri söyleyenlerin sevilmediğini anlatan bir söz … Çağatay Osmanlı Sözlük
doğru doğru dosdoğru — en doğrusu şudur ki anlamında kullanılan bir söz Doğru doğru dosdoğru, bu işi yapan odur … Çağatay Osmanlı Sözlük
Doğru Yol Partisi — Parti de la juste voie Emblème du Doğru Yol Partisi. Turquie … Wikipédia en Français
doğru dürüst — sf. 1) Kusursuz, yanlışsız 2) zf. Tam olarak, eksiksiz olarak, istenildiği gibi, kusursuz, yanlışsız bir biçimde Uzun boylu garp müziğini doğru dürüst tadamıyoruz. B. R. Eyuboğlu … Çağatay Osmanlı Sözlük
doğru parçası — is., mat. Doğru üzerinde iki nokta ile sınırlanmış parça … Çağatay Osmanlı Sözlük
doğru bulmak — uygun görmek, onamak Onun yaptıklarını doğru buluyor musunuz? … Çağatay Osmanlı Sözlük
doğru çıkmak — gerçek olduğu anlaşılmak Çocuğun dediği doğru çıktı. Ana kız otelden gittiler. M. Ş. Esendal … Çağatay Osmanlı Sözlük
minare de doğru, ama içi eğri — doğru görünen nice kişiler vardır ki içyüzlerini bilenlerden nasıl düzenbaz oldukları öğrenilir anlamında kullanılan bir söz … Çağatay Osmanlı Sözlük